guncelbilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
guncelbilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Şubat 2017 Perşembe

Sosyal Medyanın Günlük Kullanımı Nasıl Olmalı?


Sosyal Medyanın Günlük Kullanımı Nasıl Olmalı?


“Sosyal Medya” kavramının bundan 10-15 yıl önce “Medya” kavramı ile karşılaştırılması oldukça zordu. Bloglar, mikro-bloglar, forumlar, haber paylaşım siteleri, sosyal paylaşım siteleri gibi unsurlar ile günlük yaşantı içerisinde büyük yer tutan ve önem arz eden sosyal medya, doğru kullanılması halinde; iletişim, bilgi paylaşımı, kişisel gelişim gibi konularda, olmazsa olmaz hale gelmiştir.
Bireysel kullanımda olduğu kadar, ticari kullanımda da hak ettiği değeri görmektedir sosyal medya. Ancak ne acıdır ki kişisel haklara ve özgürlüklere saldırı, haksız rekabet, cinsel taciz gibi görülmek istenmeyen durumlar da yine sosyal medya aracılığı ile had safhaya ulaşmıştır.
Sosyal medyayı sadece kullanmak değil, doğru ve gerektiği şekilde kullanmak, yaşanması hiç de arzu edilmeyen durumları engellemek adına son derece gereklidir. Eğer sizde sosyal medyayı kullanırken, yalnızca tanıdığınız kişilerle iletişimde olur ve bilgilerinizi gizli yaparsanız, sıkıntı yaşamazsınız.

SOSYAL MEDYA KULLANIMI


Karşılıklı etkileşim esasına dayanır. Eski medyadan farklı olarak; paylaşılanlara çok kısa sürede yanıt almak, geri bildirim almak mümkündür. Bireysel, toplumsal ve ticari kullanımları mevcuttur.
Bireysel kullanım: Herhangi bir ticari kaygı içerisinde olmadan, şahsi soru ve sorunlara cevap aranması, duygu ve düşüncelerin paylaşılması, ilgi duyulan konular hakkında bilgi alınması şeklinde kullanım olabilir.
Toplumsal Kullanım: Belli bir amaç doğrultusunda, bireyleri bir araya getirmek ve yönlendirmek, örgütlemek şeklinde kullanılabilir.
Ticari Kullanım: Kullanımın ölçülebilir olması nedeniyle; paylaşımın kaç kişiye ulaştığını görmek, pazarlama veya tanıtım amacıyla reklam yapmak, hedef kitlenin alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını tespit etmek şeklinde kullanılabilir.

SOSYAL MEDYANIN DOĞRU KULLANIMI


o    Bireysel kullanıcılar, ucu bucağı olmayan sosyal medya alanında kendileri ile ilgili paylaşımlarda bulunurken, 2. ve 3. şahısların bilmesinde sakınca olabilecek yazışma adresi, telefon numarası, önemli tarihler, aile bireylerinin isimleri, fotoğrafları gibi, sonrasında kendilerine karşı kötü amaçlı kişiler tarafından kullanılabilecek şahsi bilgileri paylaşırken dikkatli olmalıdırlar.
o    Ticari kullanıcılar ürettikleri mamullerin pazarlama ve satışında, reklamlarını doğru kitleye ulaştırmada, rakiplerini takip etmekte, pazar dinamiklerini tespit etmekte, sosyal medya kullanımından faydalanabilirler.
o    Günlük haberlerin takibi, son teknolojik gelişmeler, şehrinizdeki sosyal faaliyetlerden haberdar olma gibi pek çok önemli konuda sosyal medya kullanarak güncel bilgi sahibi olursunuz.
o    Sosyal medyayı günlük hayatta kullanırken, belli bir sınırlama koymak doğru olacaktır. Diğer günlük işlerin yapılabilmesi için gerekli olan budur.

SOSYAL MEDYANIN YANLIŞ KULLANIMI


o    “Sonsuz özgürlük” diye bir şey olmadığı akıldan çıkarılmamalıdır. Gerçek hayatta yanlış olan her şey, sanal olarak var olunan sosyal medyada da yanlıştır. Örneğin; iş yerinde karşınızdaki kişiye isminiz hakkında yalan söylemiyorsanız, sosyal medya paylaşımlarında da bu kural geçerlidir. Veyahut reel hayatta, dükkan komşunuz hakkında yersiz iftiralarda bulunmuyorsanız, sosyal medyada da aynen bu dürüstlükle devam etmek gerekir. İnternet sayesinde ulaşılan her bilginin doğru olduğunu düşüncesi, bireysel ve ticari kullanıcıları büyük bir yanılgıya düşürebilir. Kolaylıkla veri girilebilen bu mecrada, edinilen bilgilerin doğruluna şüphe ile yaklaşmak, bir kaç farklı kaynaktan bilgiyi doğrulamaya çalışmak, zararı en aza indirmek için yapılması gerekendir.
o    Doğruluğundan emin olmadığınız bilgileri paylaşmanız, telafisi güç sonuçlar doğurabilir. Basit bir şekilde yapılan herhangi bir paylaşım, hiç beklemediğiniz kadar çok insana ulaşabilir.
o    Kişilik haklarına saldırı sayılabilecek paylaşımlarda bulunmak da kişinin özel hayatında ve sosyal çevresinde yaratacağı tahribat nedeniyle, büyük kayıplar yaşamasına sebep olabilir.
o    Sosyal medyanın sürekli değişen ve güncellenen yapısı nedeniyle, özellikle akıllı telefonların sağladığı kullanım kolaylığı sayesinde sürekli hesabınızı kontrol etmek isteyebilir, her saniye yeni bir haber beklentisine girebilirsiniz. Bu şekildeki kullanım, özel ve iş hayatındaki ilişkilerinize hasar verebilir.



Çalışan Anne ve Çocuk Psikolojisi


Annelik, kız çocuklarının genlerinde kodlanmış, ağır ve sorumluluklarla yüklenmiş, ömür boyu sürecek bir gönüllü görevdir. Henüz bebekken, ellerine verilen oyuncak bebekleriyle, annelik rolüne ısınması için hazırlıklar başlar. Kadınların, çocukluk ve ergenlik boyunca bile, gördüğü her bebeği sevmesi, daha sonraları, gördüğü her bebeğe iç geçirmesi de bu yüzdendir. Annelik; toplum olarak, dişi insana biçilmiş ve mutlaka başarılı olmak zorunda olduğu bir görev, hatta var oluş sebebi olarak, beyinlerine ve ruhlarına işlenmiştir.
Şimdiki annelerin ve bir önceki nesil annelerin, kendi anneleri, genel olarak çalışmazdı, ev hanımıydı. Bu yüzden, büyürken hep yanlarında, evlerinde anneleri vardı. Bu jenerasyondaki anneler, annelerine benzemek istemediklerini söyleyerek, annelerinden gördüklerini çocuklarına yansıtma çabasındadır birazda. Çalışma hayatında var olmak, evde her şeye hâkim olmak, günde 24 saat süren bir çabayı gerektirmektedir.

ÇALIŞAN ANNE SENDROMU NEDİR ?

Çalışma hayatı, kadınları daha çok kabullenir hale gelmektedir. Kanunlar ile kadınların çalışabilmesi desteklenmekte, kolaylıklar sağlanmaya çalışılmaktadır. Hayat şartlarının gerekliliği, eve giren bir maaşı yetersiz kılmakta, kadınlar, kendilerine biçilen rollerden daha fazlasını yapmak zorunda kalmaktadır. Zorunda kalmaktan öte, kadınlar, iş hayatında kariyer yaparak, kapasitelerinin, ev hanımından ve bir anne olmaktan daha fazlasına müsaade ettiğini ispat etme peşindedir. Ancak, kadın psikoloji gereği; yapılması gereken her iş, tam olarak yapılmalı ve hatta en iyisi olmalı, eksiksiz ve mükemmel sonuçlar alınmalı ve kadın tüm bunları yaparken hiç ama hiç yorgunluk ve bitkinlik hissetmemelidir.
Elbette ki teoride bunun olması istense de, pratikte durum çok farklıdır ve neredeyse imkânsızdır. Çalışan anne, hem süper bir çalışan, hem de harika bir anne ve eş olmanın zorunlu olduğuna inanırlar. Öyle ki, harika anne olma yolunda, kendilerinden vazgeçerler, tüm işler bitmeden gözlerine uyku girmez, sabah gözlerini yapılacak işler listesini düşünür vaziyette açarlar. Çocukların büyümesi sırasında, alması gereken terbiyeyi bile, çalışmaktan dolayı, içten içe duyduğu pişmanlık ve vicdan azabı nedeniyle, eksik verir hale gelebilir, çocuğuna kendisini daha fazla sevmesi karşılığında, rüşvet verir duruma düşebilir.
Kadın; ev işlerinin sorumlulukları, eş olma sorumlulukları, çalışma hayatının sorumlulukları, anne olmanın sorumlulukları derken, uzayıp giden listedeki her görevin, mükemmel yerine getirilmesini sağlamak için, çalışır didinir. Sonuç olarak; tüm bunları ağırlıkları, kadının sırtında zamanla birikir, bu ağırlığın altında ezilip gitmemek için, kadının bazı çözüm yolları bulması gerekir.

ÇALIŞAN ANNE SENDROMU İÇİN ÇÖZÜM YOLLARI


Öncelikle, birlikte yaşadığınız kişiden, yardım istemekten çekinmeyin. Eşinize, yardıma ihtiyacınız olduğunu söylemeniz, sizi aciz ve güçsüz göstermez, limitleri olan bir insan olduğunuzu gösterir. Ya da, hafta sonları, bir veya iki saat, çocuğunuzu güvendiğiniz bir aile bireyine bırakarak, açık havada yalnız kalabileceğiniz, kendinizi dinleyebileceğiniz, hiçbir iş yapmayacağınız, küçük ve özel zamanlar yaratabilirsiniz. Bu zamanlar, başlayacak olan aşırı yoğun hafta için, enerji depolamanızı, kendinizi toparlamanızı sağlayacaktır.
Çalışan anne olmanız, çocuğunuzun eksikliklerle büyümesine sebep değildir, bu bilip kabullenirseniz, daha az suçluluk hissedersiniz. Sürekli sadece ev işleri yapan bir annenin evde olması ve çocuğuna karşı yeterli ilgiyi göstermemesi, akşamları eve gelip tüm zamanını çocuğuna ayıran bir anneden daha iyi değildir. Bebeklikten itibaren, kendi başına bir şeyler yapması gereken çocuğunuz, kendisi gibi olmayan ve annesi ile büyüyün bir çocuktan, çok daha fazla şeyler yapabilir halde olacaktır, kendi ayakları üzerinde durmayı ve bağımsızlığı erken yaşta öğrenecektir. Bazı işlerin aksaması, dünyanın sonu değildir, biraz dağınıklık, henüz kimsenin ölümüne sebep olmamıştır.


Evli Çiftler İçin Para Biriktirme Yolları

Yeni evli veya evlenecek olan çiftler, genel olarak önceden bir hazırlık yapmamışsa bir takım sıkıntılar çeker. Bu sıkıntılar nedeniyle başlamadan biten evlilikler bile görüyoruz. Son derece acı bir gerçek olmasına karşın alınabilecek önlemler olduğunu bilmeniz gerekiyor. 



Mutlu bir başlangıç yapmak için dikkat etmeniz gereken ilk nokta ise daha önceden bu güne yatırım yapmaktır.
Günümüzün temel ihtiyaçlarından biri olan para evli çiftler arasında büyük bir sorundur. Çünkü aşk gelip geçicidir. Para olmadığı zaman hiç bir ihtiyaç karşılanmadığı için tartışmalar başlar. Bu nedenle huzur dolu bir evliliğe sahip olmanın yolu sevgi, saygıdan sonra paradan geçer.
Bu devirde iyi bir yaşam standardına sahip olabilmek için kadın ve erkeğin çalışması gerektiği herkesin malumudur. Çünkü tek maaşla geçinmek zordur. Asgari ücret zaman zaman artsada vergisi algısı derken elde avuçta pek bir şey kalmamaktadır. Hele bir de çocuk sahibiyseniz, kesinlikle bakım masraflarını karşılayabilmeniz için her iki tarafında çalışmasından başka bir çare yoktur. Bu nedenle tasarruf yaparak, birikim yoluna gitmelisiniz.
Tasarruf denildiği zaman bu iş çoğu zaman kadınlara düşer. Bunun nedeni evi çekip çevirme görevine sahip olmalarıdır. En basitinden düşünecek olursak, televizyon izlenmediği halde fişinin çekilmemesi paranızın eriyip gitmesine neden olur. Biliyorsunuz ki elektrik faturaları eskiye nazaran bir takım vergiler eklendiği için daha yüksek gelmektedir. Bu nedenle elektrikli eşya alırken tasarruf sınıfında olanları, en az yakanları tercih etmelisiniz.
Alış – veriş listesi hazırlamalısınız ve bu listenin dışına çıkmamalısınız. Pazarlamacılar müşterilerin isteklerini bildikleri için mağazada ürünleri gelişi güzel yerleştirmezler. Tüketicileri etki altına alacak renkli ambalajlara sahip olan ürünlerin hepsi ”beni al, beni al” diye bağırırlar. Siz ne istediğinizi bilirseniz, bu gibi tuzaklara düşmezsiniz. Böylece ev masrafları için ayırdığınız bütçenizi aşmazsınız.
Para biriktirmenin en iyi yolu giren çıkan parayı kontrolünü sağlayabilmektir. Bu yüzden kendinize bütçe plan oluşturmalısınız. Hatta evinize kumbara alarak, her gün 10 TL atarsanız ay sonunda eşinizle birlikte kumbarayı açtığınızda 600 TL biriktirdiğinizi görebilirsiniz. Damlaya damlaya göl olacağını biliyorsunuz, paranızın miktarı artıkça da kendinize olan güvende artacaktır. Çünkü para biriktirmek gerçekten zor bir iştir. Bunu başarma hissi ise insanın kendini güvende hissetmesini sağlar. Böylece hayatın getirdiği zorluklarla daha kolay mücadele edebilirsiniz. 
Evlilik, yeni bir hayat kurmaktır ve bu hayatı kuracağınız evin en iyisi olmasını istersiniz. Eksiksizce hazırlanması gerekir. Elbette evi kurmakla da işiniz tamamlanmıyor. Evin masrafları, çocuk sahibi olmak, giderlerin her geçen gün artmasına da hazırlıklı olmalısınız. Bugünleri düşünerek çiftlerin birlikte atacağı adımlar ise büyük bir önem taşıyor. Birlikte atılacak adımlar, hem daha rahat bir geleceğiniz olmasını sağlar hem de aranızdaki bağı güçlendirir.


Bilgisayar Zararlı Mıdır?

Bilgisayar Zararlı Mıdır ?

Son günlerde bilim adamları ilerki yıllarda, insan zekâsının gerileyeceğini iddia ediyor. Gerekçeleri ise tek suçlu olarak Bilgisayar’ı gösteriyorlar. Hepimizin bildiği gibi beyin jimnastik’i dediğimiz bir olay var. Beynimizi ne kadar zorlarsak, o kadar gelişmesine ve genç kalmasına katkıda bulunuyoruz… Bunlardan en basiti bulmaca çözmek gibi. Şimdi acaba şöyle bir kolaycılığa kaçıyor muyuz veya zamanla kaçacak mıyız? Bu kolaycılığın doğal sonucu olaraktan gelecek kuşaklarda IQ`muzda bir düşme olacak mı? Bir arkadaşınız sizden bir konu hakkında bilgi almak istiyor veya çocuğumuzun takıldığı bir dersten dolayı, size bir şey sorma isteği duyduğun da, onlara vereceğimiz cevap: Bana sormana ve düşünmene artık gerek yok. Gir bilgisayara ne sormak veya öğrenmek istiyorsan, yaz ve tıkla bu kadar basit hemen karşına çıkar. Bu örneklerin sonunda bilim adamlarının endişeleri acaba haklı çıkar mı ?